Adres

Küçükyalı Merkez Mh. Bağdat Cd. No:112 K:1 D:5

Telefon

08506062201

  • Ana Sayfa
  • Turlar
  • Kelt Mirası Tarih ve Doğanın İzinde İskoçya & İrlanda Turu

Kelt Mirası Tarih ve Doğanın İzinde İskoçya & İrlanda Turu

3.200€   / Kişi başından itibaren

Britanya
  • Süre 8 Gün
  • Destinasyon Britanya
  • Kapasite 15
  • Tur Kodu JOEBD

Gezi Tanıtımı

İskoçya ve İrlanda’nın büyülü rotalarında kaleler, efsaneler ve yemyeşil manzaralarla dolu bir yolculuğa çıkıyoruz. Edinburgh’un taş sokaklarından Dublin’in tarihi atmosferine, Stirling’in şatolarından Belfast’ın sinema platosu gibi doğasına kadar her köşede ayrı bir hikâyeyle karşılaşıyoruz. Kelt kültürünün izlerini sürerken, köklü geleneklerin şekillendirdiği yerel tatları deneyimliyor, tarih ve doğanın kusursuz birleşimini yaşıyoruz.


Öne Çıkanlar

  • En Fazla 15 Kişi
  • Merkezi Otel
  • Tüm Geziler Dahil
  • Sigorta- Yurtdışı Çıkış Harcı
  • Yemekler
  • Ev-Alan-Ev Transferi

TUR PROGRAMI

Broşür İndir
1.
Gün
İstanbul - Edinburgh

Sevgili Tourjuvistler,

Tourjuva rehberimizle uçuştan 3 saat önce İstanbul Havalimanı Dış Hatlar Terminali’nde buluşuyoruz. Trafiğe uygun şekilde özel transfer aracımız sizleri evinizden alarak havalimanına ulaştırıyor. Rehberimizle tanıştıktan sonra bagajlarımızı teslim ediyor, pasaport kontrolünü tamamlayarak uçağın kapısına geçiyoruz. Türk Hava Yolları’nın tarifeli seferi ile Edinburgh uçuşumuz gerçekleşiyor.

Varışımızla birlikte Birleşik Krallık’ın kuzeyinde, mistik sislerle çevrili, taş binaların göğe doğru yükseldiği büyüleyici bir şehre adım atıyoruz. Havalimanında bizleri bekleyen özel aracımızla şehir merkezine hareket ederken pencereden baktığımız her manzara bizi farklı bir masalın içine çekiyor. Yüzyılların görkemini taşıyan köprüler, yeşil tepelerin ardında beliren kaleler ve zarif taş evler… Her biri bizi bu ülkenin geçmişiyle tanıştırmak için adeta sabırsızlanıyor.

Otelimize varıp kısa bir dinlenme molasının ardından Eski Şehir’in kalbine, Royal Mile’a doğru yola çıkıyoruz. Sokak müzisyenlerinin melodileri, tarihi taş duvarların yankısı ve hafif yağmur damlalarının sessizliğiyle birleştiğinde şehir sanki kendi hikâyesini fısıldıyor. St. Giles Katedrali’nin vitraylarından süzülen renkli ışık huzmeleri, duvarlardaki zaman izleriyle birlikte bizi derin bir huzura davet ediyor. Her adımda geçmişle bugünün arasında geziniyoruz; her köşede bir hikâye, her pencerede bir şairin anısı var.

Gezimizin sonunda Princes Street bahçelerinde kısa bir mola veriyoruz. Kaleyi uzaktan selamlıyor, güneşin bulutların ardından süzülen ışığıyla Edinburgh siluetini izliyoruz. Akşamüstü otele dönüp yerel dokunuşlarla hazırlanmış zarif bir akşam yemeğinin tadına varıyor, bu yeni ülkenin ritmine uyum sağlıyoruz.

Tüm Tourjuvistler’e keyifli bir akşam ve iyi geceler dileriz.

2.
Gün
Edinburgh

Sabah otelimizde alacağımız kahvaltı sonrası, tarih ile doğanın birbirine karıştığı bir yolculuğa çıkıyoruz. Şehrin en görkemli simgesi olan Edinburgh Kalesi’ne ulaşıyoruz. Kale surlarının üzerinde durduğumuzda altımızda uzanan taş çatılar, yeşil parklar ve sisin arasına gizlenmiş sokaklar tablo gibi yayılıyor önümüze. İskoçya krallarının taç giyme törenlerine, savaşların kaderine ve efsanelerin doğuşuna tanıklık etmiş bu kale, yalnızca bir yapı değil, ülkenin kalbi gibi. Rehberimizin anlattıklarıyla duvarların arasında yankılanan eski zaman hikâyelerini dinliyoruz. Kaledeki gezimizin ardından şehrin doğu ucuna doğru ilerleyerek Holyroodhouse Sarayı’nı ziyaret ediyoruz. Kraliyet ailesinin zarif ikametgâhı olan bu sarayda, ihtişam ve tarih yan yana duruyor. Bahçelerde yürürken, çiçeklerin arasına karışan kuş sesleriyle birlikte zamanın yavaşladığını hissediyoruz. Her adımda, kraliçelerin, prenslerin ve geçmişin yankıları sanki rüzgârla kulağımıza çalınıyor.

Öğle sonrasında, şehrin doğayla birleştiği Arthur’s Seat tepesine doğru ilerliyoruz. Kısa bir yürüyüşle ulaştığımız bu noktadan Edinburgh’un panoramik manzarası büyüleyici bir şekilde önümüzde uzanıyor. Rüzgâr saçlarımızı savururken şehir sanki fısıldıyor: “Beni anlamak için yüksekten bakmalısın.” Gözlerimizle ufku tararken hem doğanın hem tarihin bir arada nasıl var olabildiğini bir kez daha fark ediyoruz. Günün sonuna yaklaşırken, geleneksel taş yapılardan dönüştürülmüş zarif mekânlarda, İskoçya’nın köklü yerel içecek kültürüne kısa bir yolculuk yapıyoruz. Yüzyıllardır sürdürülen üretim geleneklerini dinliyor, kültürün ardındaki derinliği hissediyoruz. Gün batımında Royal Mile boyunca yürürken taş sokakların arasında yanıp sönen gaz lambalarıyla şehir bir tiyatro sahnesine dönüşüyor.

Tüm Tourjuvistler’e keyifli bir akşam ve iyi geceler dileriz.

3.
Gün
Edinburgh - Aberdeen - Inverness

Kahvaltımızın ardından kuzeye doğru yola çıkıyoruz. Yol boyunca yeşilin bin tonuna bürünmüş tepeler, sisin arasına gizlenmiş taş köyler ve vadiler bize İskoçya’nın doğasını tanıtıyor. Kısa molalarla ilerlerken her durakta doğanın farklı bir yüzüyle tanışıyoruz. Öğleye doğru Kuzey Denizi kıyısındaki Aberdeen’e ulaşıyoruz. Granitten inşa edilmiş binalar şehre gümüş bir parlaklık kazandırmış; bu yüzden Aberdeen, “Gümüş Şehir” olarak anılıyor. Limanda dalgaların taş duvarlara vurduğu sesi dinlerken şehrin denizle olan güçlü bağını hissediyoruz.

Union Street boyunca yaptığımız yürüyüşte, geleneksel kafeler ve çiçeklerle süslenmiş cepheler bize bu kasvetli iklimin içinde bile yaşama sevincini anlatıyor. Tarihî Marischal College binası önünde kısa bir fotoğraf molası veriyoruz. Gotik kulelerin gökyüzüne uzanışı, İskoçya’nın karakterini yansıtır gibi: Gururlu, dingin, ama bir o kadar da dirençli. Yolculuğumuzun ikinci bölümünde rotamızı iç bölgelere, Highlands’ın kalbine, Inverness’e çeviriyoruz. Yol boyunca göller ve tepeler arasında süzülen yollar, manzaralarıyla ruhumuzu dinlendiriyor. Akşamüstü Ness Nehri üzerindeki taş köprülerden geçerek şehre ulaşıyoruz. Inverness küçük ama bir o kadar da büyüleyici; nehrin iki yakasını bağlayan köprüler akşam ışıklarıyla dans ediyor.

Akşamüstü otele yerleşip kısa bir dinlenmenin ardından, şehir merkezinde yapacağımız yürüyüşte yerel dükkanları, nehir kıyısındaki kafeleri ve eski evlerin renkli pencerelerini keşfediyoruz. Hava serinlese de içimizi ısıtan bir dinginlik var; Highlands’ın kalbinde olduğumuzu hissediyoruz.

Tüm Tourjuvistler’e keyifli bir akşam ve iyi geceler dileriz.

4.
Gün
Inverness

Bugün efsanelerle doğanın iç içe geçtiği Highlands bölgesini keşfetme günü. Kahvaltının ardından kuzeye doğru yola çıkıyor, her virajda karşımıza çıkan vadiler, sisli dağlar ve şelalelerle büyüleniyoruz. Rüzgârın taşıdığı toprak kokusu, yol kenarındaki mor fundalıkların rengiyle birleşince Highlands adeta yaşayan bir tabloya dönüşüyor.

Öğleye doğru Loch Ness kıyısına ulaşıyoruz. Bu ünlü gölün üzerinde yapacağımız tekne turu, sessizliğin ortasında bir rüya gibi başlıyor. Suların yüzeyinde beliren sis dalgaları, gölün derinliklerinde gizli efsaneleri hatırlatıyor. Rüzgâr saçlarımızı savururken rehberimizin anlattığı efsaneleri dinliyor, gözlerimizi suyun karanlık yüzeyinden ayıramıyoruz. Belki bir efsane sadece bir masaldır, ama burada her şey inanılacak kadar gerçek.

Tekne turunun ardından Clansman Harbour çevresinde kısa yürüyüşler yapıyoruz. Taş kıyı boyunca yürürken, küçük teknelerin hafifçe dalgalanışını, gölün sularında yansıyan gökyüzünü izliyoruz. Birkaç adım ötede küçük bir köy evi ve bacasından tüten duman… Highlands’ın ruhu tam da bu sadelikte gizli. Dönüş yolunda, dağların arasına gizlenmiş şelalelerde kısa molalar veriyor, günün son ışıklarıyla birlikte Inverness’e dönüyoruz. Akşam yemeğinde yöresel aromaların eşlik ettiği sakin bir akşam geçiriyor, doğanın ritmini içimizde hissediyoruz.

Tüm Tourjuvistler’e keyifli bir akşam ve iyi geceler dileriz.

5.
Gün
Inverness - Glasgow

Kahvaltının ardından güneybatıya doğru yola çıkıyoruz. İskoçya’nın kırsal yaşamı, çiftlik evleri, meralarda otlayan koyunlar ve arkasında uzanan dağ siluetleriyle yol boyu bize eşlik ediyor. Highlands geride kalırken doğa yavaşça yerini sanata, müziğe ve modern yaşama bırakıyor.

Öğleye doğru ülkenin en büyük şehirlerinden biri olan Glasgow’a ulaşıyoruz. Şehre adım attığımız anda enerjisi hissediliyor; mimarisi zarif ama modern, sokakları hareketli ama huzurlu. George Square’de yapacağımız yürüyüşte görkemli belediye binası ve çevresindeki taş cepheli yapılarla tanışıyoruz. Her birinde Viktorya döneminin zarif detayları gizli. Ardından Glasgow Katedrali’ni ziyaret ediyoruz. Gotik mimarinin karanlık ama büyüleyici atmosferi, içeride yankılanan sessizlikle birleşince adeta bir zaman yolculuğuna çıkıyoruz. Katedralin hemen arkasındaki mezarlık tepesinden şehrin panoramasına baktığımızda Glasgow’un tarihini ve yeniliğini bir arada görmek mümkün.

Öğle sonrası Clyde Nehri kıyısında yürüyüş yapıyor, modern müzelerin yansımalarını suların üzerinde izliyoruz. Akşam saatlerinde şehir merkezinde kısa bir serbest zaman veriyor, dileyenler sanat galerilerini ziyaret edebiliyor. Akşam yemeğinde İskoç misafirperverliğiyle hazırlanan geleneksel menüleri tadıyor, müzik dolu bir akşamla günü sonlandırıyoruz.

Tüm Tourjuvistler’e keyifli bir akşam ve iyi geceler dileriz.

6.
Gün
Glasgow - Belfast

Bugün iki ülke arasında denizin üzerinde bir yolculuğa çıkıyoruz. Kahvaltı sonrası batıya yöneliyor, yemyeşil tepelerin arasından Cairnryan limanına ulaşıyoruz. Feribota binerken Kuzey Denizi’nin serin esintisi yüzümüze çarpıyor. Ufuk çizgisine doğru ilerlerken arkada İskoçya’nın siluetini bırakıyor, önümüzde İrlanda’nın kıyıları beliriyor. Feribotun güvertesinde, deniz kuşlarının çığlıkları arasında, manzaranın sessizliğini dinliyoruz. Bu geçiş sadece iki ülke arasında değil; iki kültür, iki tarih ve iki ruh hali arasında bir köprü gibi.

Belfast’a vardığımızda şehir bizi zarif bir enerjisiyle karşılıyor. Liman bölgesinden şehir merkezine ilerlerken, gemi yapım doklarından modern binalara dönüşmüş alanlar, Belfast’ın yenilenmiş yüzünü sergiliyor. City Hall Meydanı, çevresindeki cafeler ve XIX.yy. mimarisiyle bir zamanlar sanayi kenti olan bu şehrin bugün nasıl bir sanat merkezine dönüştüğünü gözler önüne seriyor.

Akşamüstü otele yerleşip kısa bir dinlenmenin ardından şehir merkezinde kısa bir yürüyüş yapıyoruz. Akşam ışıkları nehrin sularında dans ederken Belfast bize huzurlu bir hoş geldin diyor.

Tüm Tourjuvistler’e keyifli bir akşam ve iyi geceler dileriz.

7.
Gün
Belfast - Dublin

Kahvaltının ardından Belfast’ın etrafını saran doğaya yöneliyoruz. Dizi ve filmlere ilham veren bu bölge, sisli ormanları ve taş kaleleriyle gerçek bir sinema sahnesi gibi. Ardından şehir merkezine dönüyor, öğle saatlerinde yerel kültürü tanıtan kısa bir tadım etkinliğiyle İrlanda geleneğinin sıcak yüzünü hissediyoruz.

Sonrasında güneye doğru ilerliyor, yemyeşil tepeler ve kıvrımlı yollar boyunca Dublin’e varıyoruz. İrlanda’nın başkenti, tarih ile modern yaşamın en zarif şekilde iç içe geçtiği şehirlerden biri. İlk durağımız 1592’de kurulmuş Trinity College. Burada rehberimizin anlatımıyla kütüphanenin büyüleyici salonlarını, raflarda asırlardır korunan el yazmalarını izliyoruz. Ahşap rafların kokusu, sayfaların sararmış rengiyle birleştiğinde zaman duruyor sanki. Daha sonra Dublin Kalesi ve çevresindeki meydanlarda yürüyüş yapıyor, geçmişin izlerini şehir duvarlarında hissediyoruz. Grafton Street boyunca müzisyenlerin ezgileri eşliğinde yürürken Dublin’in enerjisi bize geçiyor. Her köşe başında bir hikâye, her kafede bir şiir var gibi.

Akşamüstü serbest zamanda dileyenler şehirde alışveriş yapabiliyor, dileyenler nehir kıyısında yürüyüşe çıkabiliyor. Akşam yemeğinde İrlanda misafirperverliğini hissediyor, gezimizin son günlerinin tadını çıkarıyoruz.

Tüm Tourjuvistler’e keyifli bir akşam ve iyi geceler dileriz.

8.
Gün
Dublin - İstanbul

Kahvaltının ardından son kez pencereden Dublin sokaklarına bakıyoruz. Bu şehirle geçirdiğimiz kısa ama yoğun günler, belleğimizde müzik, tarih ve dostlukla kalıyor. Bavullarımızı hazırlayıp havalimanına doğru yola çıkıyoruz.

Check-in ve pasaport işlemlerimizin ardından İstanbul’a dönüş için uçağımıza biniyoruz. Uçak havalandığında, geride bıraktığımız yeşil tepeler ve gri gökyüzü bize veda ediyor. Yolculuk boyunca içimizde bir huzur var; çünkü bu tur sadece bir gezi değil, bir hikâyenin parçasıydı. İstanbul’a varışımızla birlikte özel transfer araçlarımızla evlerimize dönüyor, içimizde İskoçya’nın serin rüzgârı ve İrlanda’nın sıcak melodileriyle anılarımızı tazeliyoruz.

Bir sonraki Tourjuva gezisinde görüşmek dileğiyle. Sevgiler

DAHİL OLANLAR:

+ Belirtilen uçuşlara göre ekonomi sınıfı uçak bileti

+ 4* otellerde 7 gece oda-kahvaltı konaklama

+ Konaklama vergileri


+ Ev-havalimanı-ev transferleri

+ Programda belirtilen tüm geziler ve giriş biletleri

+ Gezi boyunca özel araç ile tüm transferler

+ 3 öğle yemeği (içecek dahil)

+ 3 akşam yemeği (içecek dahil)

+ Tadım gezileri

+ Profesyonel Türkçe rehberlik hizmeti

+ Zorunlu yerel rehberli ücretleri

+ Yerel hizmetler için tüm bahşişler

+ Yurtdışı çıkış harcı

+ Yurtdışı seyahat ve sağlık sigortası (30.000 Euro teminatlı)


+ Zorunlu mesleki sorumluluk sigortası



+ İç Hat bağlantı ekonomi sınıfı uçak bileti (Havayolunun uçuş noktalarına uygun, İstanbul çıkışına bağlantı olacak şekilde, tercih eden Tourjuvistler için ev-alan-ev transferi yerine bu hizmet verilebilir.)

Dahil Olan Öğün Adetleri

- Kahvaltı: 5

- Öğle Yemeği: 3

- Akşam Yemeği: 3


HARİÇ OLANLAR:

✖️Kişisel harcamalar

✖️Otel/oda ekstraları

✖️Dahil olarak belirtilen öğünler dışındaki yemekler ve ekstralar

✖️Dahil servisler kısmında ve programda belirtilmemiş diğer tüm servisler

✖️Vize ücreti ve hizmet bedeli




TARİH VE FİYATLAR

8 Gün
Britanya
JOEBD

3.200

en düşük kişi başı

shape

Destinasyon, Gezgin, Sektör Sohbetleri

ve daha fazlası